Kızıl Goncalar dördüncü bölüm 29 Ocak 2024 Pazartesi günü Fox TV’de yayınlandı. Bu bölümde Cüneyd ile Zeynep arasında söz kesiliyor, Zeynep Fransa’daki okula kabul almak için mülakata giriyor, Cüneyd’in annesi ile ilişkisi netleşirken kriz geçirmesi sonrası hastanede gözlem altına alınıyor.
Eğrinin hiçbir parçası doğru değildir
Kızıl Goncalar dördüncü bölüm başlangıcındaki cümle şu şekildedir:
Eğrinin hiçbir parçası doğru değildir.
Mustafa Kemal Atatürk, Geometri Kitabı, 1936
Mustafa Kemal Atatürk’ün Geometri kitabının Kültür Bakanlığı 1937 baskısından esinlenerek basılan 2020 Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan eserdeki 13. tarif şu şekildedir:
“Eğri çizgi” veya “Eğri” hiç bir parçası doğru olmıyan çizgidir.
Misal: Bir ipliği iki noktasından tutup gevşek bırakırsanız onun gösterdiği çizgi, eğri çizgidir.
Kızıl Goncalar dizisi, bakıldığında iki zıt kutup arasındaki kutuplaşmayı ayna tutarken aynı zeminde buluşulduğunda ne olabileceğini resmetmeye çalışan bir anlatıya sahip. Mustafa Kemal Atatürk’ün Geometri için getirdiği eğri tanımından yola çıkarak toplumun eğri bir çizgi üzerinde olduğunu düşünebiliriz. Bu düşüncenin Fransız Sosyolog Jean Baudrillard’in toplumsal gerçeklik için getirdiği “fraktal metaforu”nda görebiliriz.
Baudrillard postmodern evreyi, mikrofizik, tıp, genetik, biyoloji ve matematiğin
Mustafa Ertürk, TOPLUMSAL DÜŞÜNCEDE GERÇEKLİĞİN TEMSİLİ, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Doktora Tezi, 2019
kavramlarına aynı anda başvurarak tanımlamaktadır. “Fraktal” metaforu toplumsal alana aktarılırken ancak bir dizi yardımcı metaforlar yardımıyla bir “anlama” ve “tanıma” kavuşabilmektedir. Fraktal metaforunun aktarımı “viral”, “salgın”, metastaz”, “parçacık”, “ışın”, “apsis”, “koordinat”, “tanecik”, “yörünge”, “eğri çizgi” gibi tıp, matematik ve mikro fiziğin kavram ağıyla sağlanabilmektedir.
Toplumu oluşturan grupların hepsinin eğri bir çizgide olduğunu kabul edersek, hiçbir grupta doğruyu bulamayacağımız çıkarımına ulaşabiliriz. Peki doğruyu nasıl bulabiliriz? Bunun için Platon’un Devlet’inde doğruluğun kaynağının toplumsal sözleşme yani toplumun her kesiminin kabul ettiği kanunlar olduğunu dile getirir. Bunun üzerinden eğri adam-doğru adam karşılaştırması yapar. Eğri adamın kötü özelliklerini anlattıktan sonra kanunlardan dolayı eğriliğini gizlemek için doğru adama benzediğini ifade eder. Ama eğrinin hiçbir zaman doğru olmadığını gösterdiğini ekler.
Sonuç olarak eğri bir çizgide bazı doğruluklar görülse de bu gerçek doğrular değildir, benzetmedir. Bu benzetmelerden doğruya ulaşılamaz. Eğrinin hiçbir parçası doğru değildir.
Zeynep ile Cüneyt’in konuşması
Nişan sonrası Zeynep ile Cüneyd, Cüneyd’in odasına geçiyorlar. Cüneyd, Zeynep’e “Bana öyle bir hakikat söyle ki şu ana kadar bilmediğime pişman olayım, öğrendiğimi de” şeklinde bir soru yöneltiyor. Zeynep de “Korkuyorum, hakikat bu“. Bu cevap ilk başta Cüneyd’in ilgini çekmese de kendindeki korkuların açığa çıkmasına yol gösterici olduğunu görüyoruz.
Abdest alma sırasında Zeynep evinden çağrılıyor ve Zeynep’in su dökmesi isteniyor. Su dökme esnasında Cüneyd’in eliyle suyun yeter olduğunu ifade etmesiyle Zeynep düşer gibi oluyor ve Cüneyd’in bileğinden tutuyor. Bu onu annesinin elinden tutu götürdüğü günleri hatırlatıyor ve “Cüneyd nerede” sorularıyla etrafa koşmaya başlıyor. Akabinde hastaneye yatırılıyor.
Bir yanıt yazın